Yeni Bir Bahar
Yedi tane S harfi ve ilkbaharın gelişini kutlamak için düşük bütçeli bir ev prodüksiyonu.
Sonunda toprak ısınıyor, hava yumuşuyor, ağaçlar çiçek açıyor. Hastalıklarla, gönülsüz ev hapisleriyle geçen uzun ve karanlık bir kışın sonunda ilkbahar hepimiz için bugün kapıda.
Şehirde dünyanın değişimini güçlü duygularla hissetmek her zaman mümkün olmuyor. İstanbul’da yaşayanlar için şehir ormanlarına ya da Boğaz kenarına yürüyüşe kaçmadan bu güzel mevsimsel dönüşümü hakkıyla gözlemlemek biraz zor.
İlkbaharın gelişini, ekinoksu, ya da doğu kültürlerindeki adıyla Nevruz’u küçük rutinlerle kutlamanın birçok yolunu biliyoruz aslında. Evde bahar temizliği yapmak, pastel renkli kıyafetleri kaldırıldıkları dolaplardan çıkarmak (henüz tam ısınmamış havada bir heyecanla tiril tiril giyip üşütmek), eve sümbül almak…
Bu sene o kadar şiddetli hastalıklar geçirdik ki bahara şimdiye kadar hiç yapmadığım şekilde, bir ritüelle merhaba demek istedim. Tarihi, eski Pagan inançlarına dayanan yumurta boyamayı düşünürken İranlılar’ın Nevruz’u Zerdüşt esintileriyle kutladıkları Haft-Sin’de karar kıldım.
Tek başınıza ya da ailenizle birlikte kutlanacak minik bir seremoni fikri olması için de bu kendi halindeki düşük bütçeli prodüksiyonu burada paylaşmak istedim.
Persler’in ‘yeni gün’ anlamına gelen Nevruz bayramı aynı zamanda İran yeni yılının başlangıcı oluyor. Kutlamalarda en ilgi çekici bölümlerden biri ise kesinlikle yedi sembolik eşyayı bir masa üzerinde sergiledikleri Haft-Sin.
Haft-Sin için sevilen temiz bir masa örtüsü bir masaya yayılarak üzerine Sabzah (çimlenmiş buğday) , Samanu (buğdaydan yapılmış tatlı bir puding), Senjed (nilüfer çiçeğinden bir parça) , Serkeh (sirke) , Seeb (elma) , Seer (sarımsak) ve sumak konuyor. Haft-Sin yani ‘yedi s’ adı da bu s harfi ile başlayan malzemelerden geliyor.
Bu malzemeler Haft-Sin masasının değişmeyen misafirleri olmakla birlikte İran’da farklı bölgelerde ayna, mum, boyanmış yumurta, süs balığı, para gibi farklı eşyalar da masayı süsleyebiliyormuş.

Haft-Sin masama elma, sarımsak, evdeki laleler, mum, içinde limon yüzen su dolu bir kase, bir kavanozun dibinde kalmış İran şekerlemeleri ve parlak kağıda sarılmış çikolatalar koydum. Bu masanın baş elemanlarından biri de sevilen bir kitap ya da hazırlayan kişinin inancına göre masaya bırakılan kutsal bir kitap oluyormuş.
Ben Acı Çikolata’nın yazarı Laura Esquivel kaleminden çıkmış “Saklı Lezzetler - Mutfağa Felsefi Bir Yaklaşım” isimli kitabı ekledim masaya. Yaşamdan tat alınmazsa yaşamanın bir kıymeti olmadığını yine yaşam dolu yazılar ve çikolata gibi çizimlerle anlatan bu kitap oldukça uygun düştü bu canlılığı kutlayan ritüele.
Haft-Sin masasını Seha ile birlikte hazırladık. Hazırlarken müzik açtık, o da sevdiği bir kitabı getirip masaya koydu. Mükemmel olmasına, iyi fotoğraf vermesine özel bir çaba harcamamaya çalıştım. Objeleri elimizde tutmak, çiçeğin kokusu, limonun suya değmesi, mum ışığının uyandırdığı primitif duygular iyi hissettirdi. Bu bahar neler yapacağım, nelerden kurtulacağım soruları hafif rüzgarlar gibi içimi bir an sıyırdı geçti. Masanın üzerindeki ‘şey’lerin tüm dilsizliğiyle barındırdığı metaforlar da sanırım bunun için. Bilinçaltımızda türlü ‘vista’lar açmak.
Esquivel’ın kitapta dediği gibi “Yeme zevkinde sonsuz yaşamın ışıltısı vardır. Ama bu ışıltı sadece yeme işinde değil, besinleri hazırlama ve paylaşma seremonisinde de vardır.” Siz de Haft-Sin masası hazırlarsanız bunu minicik bir gerçeklikten kopuş olarak görün. Masaya neler koyacaksınız, bu koyduklarınız neleri sembolize edecek, her bir objeyi masayla buluştururken ne dileyeceksiniz düşünün.💛
İyi gelsin.
Bahar bayramınız kutlu olsun.
Sarı yazdan önce yemyeşil bir bahar olsun.
Sena
Minicik not: İran ile ülkeyi gezip görüp yemek kültürüne ve sanatına hayran olmak dışında bir bağlantım yok, o yüzden okuyup da yazıda hata bulan İranlılar’dan şimdiden af dilerim.🌼
Nevruzun anlamını, baharın gelişini, döngünün değiştiğini, yeni nizamın başlamasını en ince detayıyla görmek isteyen sadece Azerbaycanı ziyaret etmesi ve bu arifede herhangi bir Azerbaycan ailesine misafir olması yeterli olur.
Dün akşam Akm sırasında bir mağaza vitrininde benzer bir süsleme görüp meraklanmıştım, sayende öğrendim…” Bu bahar neler yapacağım, nelerden kurtulacağım soruları hafif rüzgarlar gibi içimi bir an sıyırdı geçti. ” ne güzel ifadedir…Bu cümle de sabahın 07:25’inde kuş gibi omuzuma kondu…